24 Ocak 2020 gecesi Elazığ’ın Sivrice ilçesinde meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremde 41 yurttaşımızı malesef kaybettik. Bin 607 yurttaşımız da yaralandı ve çeşitli hastanelerde tedavileri devam ediyor.
Çok zor koşullarda AFAD koordinasyonunda sürdürülen belediyelerin itfaiye ekiplerinin, UMKE'nin, Jandarma arama/kurtarma birimlerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve yardım ekiplerinin sergilediği özverili çalışmalar sonucunda enkaz altından 45 yurttaşımızın sağ olarak kurtarılması elbette ki çok sevindirici bir sonuç.
Hepsine sonsuz teşekkürler.
Günlerdir yazılı ve görsel basın organlarında izliyoruz, bu güne kadar her Deprem felaketinden sonra duyduğumuz konuşmaların aynısını tekrar duyuyoruz.
Her deprem felaketi sonrası, uzun uzun neler yapılması gerektiği anlatılır.
Bilim insanları yıllardır söylediklerini bir kez daha tekrarlar, yurttaşlar büyük bir üzüntü ve telaş içerisinde söylenenleri heyecanla dinlerler, ama sonra, yaşamın normalleşmeye başlamasıyla birlikte deprem felaketine olan ilgi gün geçtikçe azalmaya başlar ve yapılması gerekenler ve yapılacaklar yine unutulur…
Başta Ülkeyi yöneten siyasiler olmak üzere, bürokrasi yeni polemiklerle toplumun dikkatini başka yöne çevirir, alınması gereken önlemler unutulur, yapılması zorunlu olan şeyler unutulur ve en önemlisi yurttaşların deprem eğitiminden vazgeçilir.
Ta ki yeni bir felaket başımıza gelip de evler başımıza yıkılana kadar!
Elazığlı Bilim İnsanı Prof. Naci Görür, uzun zaman önce Elâzığ bölgesinde deprem olasılığının yüksek olduğunu kamuya açıklamış, yetkililerin ivedilikle önlem alması gerektiğini söylemişti. Ciddiye alan oldu mu ?
Şimdi de aynı Bilim insanı, Palu, Bingöl arasında ve Sivrice, Malatya, Adıyaman yöresinde fay hareketliliği olabileceğini ve 1513’ten beri Kahramanmaraş yöresinde uyuyan fayın takip edilmesi gerektiğini söylüyor ve aynı zamanda İstanbul'da olacak Depreme dikkat çekiyor.
Ülke yönetiminde söz sahibi olan İktidar bu uyarıları dikkate alır mı? Zannetmiyorum.
Boş ver Depremi KANAL YAPACAĞIZ
Böyle düşünmemin nedeni; Malesef Ülkeyi yöneten iktidarın başımıza gelen bu felaketlerin bilimden uzak bir şekilde KADER imiz olduğunu düşünmeleridir.
17 Ağustos 1999 Körfez depreminden bu yana geçen süreçte hiç ders alınmadığı apaçık ortada duruyor.Geçtiğimiz günlerde vatandaştan para toplamak için İMAR BARIŞI diye bir saçmalık icat ettiler.
Neydi adına İmar Barışı denen saçmalık?
Ver parayı al kaçak yaptığın inşaata ruhsatı,güle güle otur.
Sağlammış,çürükmüş,Projesi varmış, yokmuş,hiç önemli değil yeter ki parayı ver.
Vatandaş soruyor, topladığınız milyarlarca lira Deprem vergisini ne yaptınız?
Cevap veriyorlar,YOL yaptık.
Körfez felaketi sonrası toplanan deprem vergilerin doğru yerlere harcanmadığı, tehlikeli binaların dönüşümlerinin yapılmadığı, aksine yeni imar aflarıyla bu binalarda insanların yaşamalarını sürdürmesinin önünün açıldığı, Deprem felaketi sonrasında insanların bir araya gelmesi için oluşturulan toplanma alanlarının birilerine peşkeş çekilerek imara açıldığını hep beraber görüyoruz.
Uzun lafın kısası sevgili Yurttaşlar;
Siyasilerin deprem felaketi sonrası söyledikleri hiçbir sözün samimi olmadığını bugüne kadar çok gördük. Görünen köy kılavuz istemez malesef Elazığ önümüzde duruyor
Yurdumun mağdur yurttaşları bilin ki; Bu ülkede insanın değeri yok!
İsmail ERGÜN