ÖTEKİLERİN ÜLKESİ
Artık hepimiz çok iyi anladık ve biliyoruz ki iki Türkiye var.
İlki, Sarayın ve sermayenin güdümüne girmiş her ne olursa olsun bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla hareket eden bürokratik ve siyasi elitlerin yani Saray ve avanesinin ülkesi Türkiye.
İkincisi ise günlük yaşamını sürdürebilmek için akla karayı seçmek zorunda kalan gariban vatandaşların yani “ÖTEKİLERİN ÜLKESİ” Türkiye.
Ekonomik, siyasal ve toplumsal kriz derinleştikçe, Saray ve avanesinin dünyası ile “ötekilerin” dünyasının birbirinden net biçimde farklılık gösterdiği görülüyor.
Aynı Ülkede yaşayan, aynı havayı tenefüs eden Saray ve avanesi ile ötekilerin gündemleri birbirinden çok farklı.
Sarayın, sermayenin ve AKP’nin güdümündeki bürokrasinin gündeminde, Halkın sırtından gösterişe dayalı şatafatlı bir yaşam sürmek var.
Bin 150 odalı Saray yetmedi.
Tank Palet fabrikasının Katarlılara peşkeş çekilmesi karşılığında Uçan saray alındı.
Çıkan haberlerden öğrenebildiğimiz kadarıyla yüzen bir saray da alınmış.
Marmaris koyunda binlerce ağaç kesilerek yazlık Saray yapıldığını da biliyoruz.
Saray makamına ait uçak ve makam arabası sayısının kaç tane olduğunu ise kimse bilemiyor.
Hadi bunları geçtik.
Ülke yaşanan deprem felaketleriyle sarsılırken şu kış kıyamette Yurttaşlar evlerini barklarını canlarını kaybetmenin tarifsiz çaresizliği ile kıvranırken ,Öngörüsüz politikaları yüzünden içine düştüğümüz Suriye bataklığında Mehmetçikler her gün Şehit olurken, Saray ve avanesinin gündemindeki en öncelikli mesele, dün Meclis gündemine getirdikleri,
Bitlis’in Ahlat ilçesinde Milyonlarca Lira harcayarak Cumhurbaşkanlığı Otağı yapmak.
Ülke’nin bir sürü sıkıntısı varken ne otağı yapıyorsunuz diyenlere de,Burası Milletin evi olacak gibi süslü laflar ederek Vatandaşın gazını almayı da ihmal etmiyorlar.
Ne işe yarayacağı belli değil ama beyefendi istedi yapılacak.
“Ötekilerin” gündeminde ise;
işsizlik, borçlar, geçim sıkıntısı, intiharlar var.
Kimi,eşini ve çocuklarını öldürdükten sonra intihar ediyor,kimi, çocuklarım aç anlamıyor musunuz,diye feryat ederek kendisini üzerine benzin döküp yakarak intihar ediyor.
Kimi de AKP’nin grup toplantısında açım,işsizim bana yardımcı olun diye feryat ederek bizzat Saray ve avanesine sesini duyurmaya çalışıyor.
Herkes, kredi kartı ya da kredi borcunu nasıl ödeyeceğini, nasıl iş bulacağını, yarını nasıl çıkaracağını düşünüyor. Yalnızca bugünü ya da kendisi için kaygılanmanın ötesinde, çocuğunun geleceğinden endişe ediyor.
Ülke, Çocuklarıyla birlikte intihar eden ya da en azından bunu düşünen ailelerin yaşadığı bir ülkeye dönüştü.
Neden bu hale düştük? Hiç sorguladınız mı?
Çok muhterem emekli Vatandaşlar
Asgari ücretin bile çok görüldüğü işçi arkadaşlar,
Ürünüm para etmiyor diye ağaç kesip,ürününü yola döken Çiftçiler,
Çok sevgili Devlet memuru vatandaşlar.
Ve ve ve, Atatürk’ün Türkiye cumhuriyetini emanet ettiği gençler,
Kafamızı devekuşu gibi toprağa gömüp söylemekten korksak ta bu suç hepimizin.
ajansyirmi İsmail ERGÜN