Ortaokula başlamıştım, Uğur Mumcu ismini ilk defa Fransızca Öğretmenim Fikret Kızılok sayesinde 1970 yılında duyduğumu hatırlıyorum.
O yıllarda Türkiye çok çalkantılı bir dönemden geçiyordu. Siyaset Üniversitelerden, Liselerden, Ortaokullara kadar girmişti. Özellikle Üniversite gençliği sağcı, solcu denilerek O yıllarda sağ ve sol olaylarının içine çekilmişti.
Deniz Gezmiş'in, Mahir Çayan'ın, Yusuf Aslan'ın Hüseyin İnan'ın Üniversite'de olduğu yıllar.
Sağcı gençler Milliyetçi Türkiye, Solcu gençler ise tam bağımsız Türkiye diye slogan atıyorlardı.
Ben ve arkadaşlarım toyduk. henüz neler olduğunu tam anlamıyla kavrayamıyorduk. Yaşanan olayları anlamakta oldukça zorlanıyorduk. Bizden büyük abilerimiz ve Öğretmenimiz bize neler olduğunu anlatmaya çalışıyor ve Gazete okumamızı teşvik ediyordu. Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Ankara'nın Önemli Gazetecileriydi.
Daha sonraki yıllarda da Uğur Mumcu ve diğer Gazetecilerin yazılarını okumaya devam ettim.
Uğur Mumcu Yazılar yazıyor, konferanslar veriyor, Türkiye'nin içine düştüğü Tarikatlar ve Cematler girdabından kurtarılması gerektiğini olanca gücüyle adeta haykırıyordu.
Tarikat ve cemaatlerin Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarının yıkılmasına nasıl sebep olduklarını uzun uzun örnekler vererek anlatıyordu.
Tarihten ders almak gerekir diyordu.
Türkiye’deki tarikat, Cemaat, ticaret ve siyaset ilişkilerini belgeleriyle ortaya koyuyor, bir gün gelir bu yapılar ülkeyi örümcek ağı gibi sarar ve devleti ele geçirirler diyordu.
Ta o zamanlar 2016 yılında yaşadığımız 15 Temmuz FETÖ Darbe girişiminin olacağını görüyordu.Cemaatlerin, Tarikatların devlete sızmasına engel olunmalı, yoksa bu tehlikeli Grupların Devletin başına bela olacaklarını söylüyordu.
Devletin içerisine sızmış olan derin yapılanmalardan söz ediyor, faili meçhul cinayetleri hangi yapılanmaların işlediğinden bahsediyordu. " Kontr Gerilla " Örgütlerinden bahsediyordu. Yapılan katliamları aydınlatmaya çalışıyordu.
Bazı konferanslarında Cemaatlere,Tarikatlara karşı tutumundan dolayı kendisine suikast yapılabileceğini, öldürülebileceğini söylüyordu.
Bir röpörtajında kendisine sorulan, öldürüleceğinizi söylüyorsunuz buna rağmen korkmuyormusunuz diye yöneltilen soruya, " Korku insani bir duygudur,ancak korkaklar bin defa, cesurlar Bir defa ölür" Gazetecilere sıkılacak kurşunlar, Türkiye'nin aydınlanmasına sıkılacak kurşunlardır diye cevap vermişti.
Tam da bu gün, 24 Ocak 1993 yılında suikaste uğradı.
Ne yazıktır ki o tarihte Ülkeyi yöneten bazı siyasetçilerin, " Oh olsun Türkiye bir beladan kurtuldu" dediklerini de biliyoruz.
Uğur Mumcu, Türkiye'nin aydınlanmasına karşı olan ve devlet içine sızan derin yapı tarafından katledildi. bu ve bunun gibi cinayetlerin zanlısı olarak ömür boyu lanetlenecekler.
Türkiye’nin aydınlanmasına, araştırmacı gazeteciliğe, halkın haber alma özgürlüğüne canından fazla önem veren, cesur yürekli gazeteci sevgili Uğur Mumcu’yu, katledilmesinin 29’uncu yılında rahmetle anıyorum. Mekanı cennet olsun.
Türkiye çok değerli bir vatanseverini ve Atatürk milliyetçisini kaybetmiştir. Bu vesile ile Abdi İpekçi, Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı ve Necip Hablemitoğlu başta olmak üzere cinayete kurban giden bütün basın mensuplarının önünde saygıyla eğiliyorum.