Cumhuriyet Gazetesi yazarı Jale Özgentürk, Yassıada'daki 5 yıldızlı otelin Katarlı yatırımcılara satılabileceğini öne sürdü.

Yine bir satma hikayesi;  yine dışarıdan bir müşteri...

Şimdi "Yassıada'yı da satıyorlar" desek; birilerinin kıçı tavana vurur...

Ama durum maalesef böyle...

İnsan ülkesini bir işgalle karşı karşıyaymış gibi hissediyor...

Öyle bir işgal ki;

Suriyelisi, İranlısı, Afganlısı, Katarlısı, ver parayı ne istersen, nereyi istersen al.

Öyle bir işgal ki;

Vatandaşlık bile, Pazar yeri tezgahında domates satılır gibi. Bastır parayı Vatandaşsın…

Öyle bir işgal ki;

Artık bu ülkenin sahipleri ne yazık ki kendi topraklarından, ve bu ülkeden  gitmek istiyorlar...

Sadece normal halk değil; sanayicileri, aydınları, doktorları, Profesörleri, bilim adamları, öğretim üyeleri hatta öğrencileri  bile bu ülkeden gitmek istiyor...

Onların yerlerine yabancılar geliyor; ve ülkenin gerçek kaleleri olan sanayi kuruluşları başta olmak üzere kurum ve  kuruluşlarını tek tek ele geçiriyorlar...

İnanın bu Ülkeye silahla  saldırsalar bu kadar başarılı olamazlar...

Çünkü  bu iktidar sadece para denen nesneden başka bir şey bilmiyor.

Yatıyorlar Para, kalkıyorlar Para.

Hal böyle olunca da,mevcut iktidar güruhuna parayı vererek  bir takım güçler, Ülkeyi ele geçirme uğraşı içerisinde.

Silahla başaramayacakları işgali Parayla yapıyorlar…

Silahlı bir mücadele olmasa dahi; Kurtuluş savaşına benziyor durum...

Çünkü o dönemde de saray; işgallere, tecavüzlere kayıtsızdı...

İşgalcilerle işbirliği halindeydi...

Milli Mücadeleyi başlatarak vatanı düşman işgali  altından, tecavüzlerden, milleti esaretten kurtarmak, bayrağı yerden kaldırmak isteyen Başta Mustafa Kemal Atatürk  olmak üzere silah arkadaşlarına, din bezirganı Şeyhülislamlar ölüm fetvaları veriyorlardı...

Bu fetvaları düşman uçakları ile Anadolu kentlerine ve cephede savaşan halkın üzerlerine atıyorlardı...

Milli Mücadeleye katılmanın dine isyan olduğunu o fetvalarda işliyorlardı...

Milli mücadele yerine İngiliz ve Fransız mandasını istiyorlardı...

Şimdi durum çok mu farklı? Şimdi de aynısı yaşanıyor.

İnancımızdan, milli, manevi değerlerimize, Kamu kurumlarımıza kadar her şey kontrol altına alınmış gibi hissediyorum...

Tahribat  tahmin bile edemeyeceğimiz kadar büyük...

Ve bu tahribat bomba ve mermi tahribatı gibi; kolay onarılacak tahribatlardan değil...

Evet  aynen böyle hissediyorum; ve hissettiklerim canımı yakıyor...

İsmail Ergün