Değerli okurlar…
29- 05- 2022 günü, İnternet Gazeteciliğinde yeni döneme doğru ( 1 ) başlığıyla bir yazı yazmıştım.
Okuyanlar hatırlayacaklardır bu yazımda, AKP ve MHP Milletvekillerinin Meclise Basın kanununda yeni düzenlemeler içeren bir Kanun tasarısı sunduklarını, bu tasarının kimi çevreler tarafından olumlu, kimi çevreler tarafından da sakıncalı bulunduğunu belirttikten sonra, Denizli’de İnternet Gazeteciliği yapan bazı kişilerin bu gelişmeleri coğunlukla olumlu karşıladıklarını gözlemlediğimi yazmıştım.
Fakat, günler geçip bazı maddeler üzerinde tartışılıp, bir takım gerçeklerle yüzleşildikten sonra işin hiç te sanıldığı gibi masumane bir yasa teklifi, internet gazeteciliğine bazı haklar tanıyan yasal bir düzenleme olmadığı gerçeğiyle karşılaşıyoruz.
Lafı hiç uzatmadan benim şahsi görüşümü kitabın tam ortasından söyleyeyim..
Eğer bu yasa, Meclise sunulan bu haliyle çıkarsa, Türkiye’de zaten olmayan basın özğürlüğü tamamen ortadan kalkacak ve basın özgürlüğü gibi bir şeyden söz etmek asla mümkün olmayacaktır.
Verilen yetkilerle, Basın ilan kurumu adı altında yeni bir ( RTÜK ) yaratılmaya çalışıldığı apaçık ortada.
Haa, kendilerini gazeteci olarak adlandıran bazı arkadaşlar diyorlarsa ki, bize ne kardeşim basın özgürlüğünden, biz alacağımız paraya bakarız. Üç maymunu oynarız, Belediyelerin gönderdiği haberleri noktasına virgülüne dahi dokunmadan, kopyala,yapıştır sistemiyle yayınlarız, falanca belediyelerin her birisinden şu kadar Lira paramızı alırız, Basın ilan kurumundan da paracıklar gelir ohhh, yemede yanında yat. Keyfimize bakarız !.. “ O ZAMAN BAŞKA “
Değerli okuyucular, son günlerde hepimiz gördük ki gelinen nokta şudur, iktidar yalakası değilsen, yandaş değilsen, iktidar borazanı değilsen, Fetöcüsün, Teröristsin, Çetesin, çöplüksün, pisliksin, çürüksün ve yeni oluşan bir deyimle, “SÜRTÜKSÜN”
Seçimler hızla yaklaşırken oylarının eridiğini ve artık seçim kazanmasının mümkün olmadığını gören iktidarın, “BASIN YASASI” adı altında baskı ve tehditlerini daha da artırmanın hesaplarını yaptığı anlaşılıyor.
Muhalefet partilerinin haberlerini yaparsan, Genel Başkanlarının açıklamalarını yayınlarsan, kafadan hapsi boylarsın. Yayın kurumuna da para cezasını yapıştırırlar…
Bana göre iktidar ortakları, “ basın yasası” adı altında ,sadece kendilerinin duymak istediklerinin söyleneceği veya yazılacağı bir medya ve bir ülke hayal ediyor.
İktidar ortakları aleyhine yapılan her haber ve eleştiri yasaklanıyor, iktidar ortaklarına karşı muhalif söylemler ceza kapsamına alınıyor, muhalefet partilerinin açıklamalarının haberleştirilmesi suç kabul ediliyor.
“Yalan haber yaymak, Halkı yanıltmak” diye, yeni bir suç icat ediliyor.
Kime göre, neye göre suç ?
Mesela, ana muhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yandaş vakıflar üzerinden yurt dışına aktarıldığını belgelerini de göstererek açıkladığı paraların hesabını sormasının haber yapılması, suç sayılıyor.
Muhalefetin 128 Milyar Dolar nerede? Nereye harcadınız sorusunun haber yapılması, suç kapsamına alınıyor.
Neden suç ?
Çünkü tek adam suç diyorsa, istediğiniz kadar belge, bilgi olsun hiç kıymeti yok, hepsi fasa fiso.
Ama, “Camide içki içtiler, camiyi pislettiler “ yalanını haber yapabilirsiniz. Suç kapsamına girmiyor.
“ Başörtülü bacımın üzerine işediler” yalanını da haber yapabilirsiniz. O da suç kapsamına girmiyor.
Kısacası, iktidar ortaklarının demokrasi, fikir ve ifade özgürlüğü gibi kavramlar umurunda olmadığı için, hatta bu gibi söylemlerden hiç hoşlanmadıkları için, muhalefet partilerinin haberlerini yapan, eleştirel yayın yapan birkaç medya kuruluşunu da ortadan kaldırmanın planlarını yapıyorlar.
Yargı sopasıyla korkutularak fikir ve ifade özgürlüğü tamamen ortadan kaldırılıyor.
Muhalefet etmek yasaklanıyor.
İktidarı koruyan yeni suçlar icat ediliyor,yaratılıyor.
Bunun da adı, ileri demokrasi ve “hukuk devleti” oluyor. İşinize gelirse.
Seçim tarihi yaklaştıkça eriyen oy oranlarını gören iktidar ortaklarının şapkadan başka Tavşanlar çıkarmaya çalışacakları da açıkça görülüyor.
Örneğin, Gezi’nin yıldönümünde çevre katliamına karşı çıkan insanlara “ Çürük, sürtük “ denmesi hakaret etmekteki boyutun gittikçe yükseleceğinin işaretleridir.
Mesela Demokratik gösteri ve yürüyüş haklarını kullanan kadınlarımıza “F….ŞE”, erkeklere de “İ…ne” denildiğini duyarsanız şaşırır mısınız?
Ben şaşırmam!
Eğer iktidarı kayıtsız şartsız desteklemiyor biat etmiyorsanız, kim olursanız olun herkes için durum böyle, hatta daha da fazlası.
Böyle bir ruh hali var!..
Şapkadan her an yeni Tavşanlar çıkarabilme ihtimalleri çok yüksek.
Bu saatten sonra artık her şeyi bekleyebiliriz, seçimi alabilmek için her yolu, her oyunu deneyeceklerdir.
Zira, “PATRON ÇILDIRDI”!...