Gün geçmiyor ki haber bültenlerinde bir yolsuzluk, bir vurgun, bir talan , bir yağma haberi duymayalım. Her gün bir başka biçimde şekillenen yolsuzluk,rant, yağma haberleri, adam kayırma gırla gidiyor. Duyuyoruz, okuyoruz.
İşin ilginç tarafı ise, bütün bu kokuşmuş sistemin belgeleriyle birlikte, şu anda yurt dışında bulunan bir mafya lideri tarafından tüm çirkinlikleriyle ifşa edilmesi.
Evet tahmin ettiğiniz üzere Sedat Peker’den söz ediyorum.
Sedat Peker’i beğenirsiniz, beğenmezsiniz, seversiniz, sevmezsiniz, orasını bilemem lakin, bütün bu kokuşmuşluğun orta yere saçılmasında yayınladığı videolar ve sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımların, çok büyük bir katkısı olduğunu düşünüyorum.
"Devleti soyma kültürü"
Tabi ki, Türkiye bu hale bu gün gelmedi. Alışıla gelen "Devleti soyma kültürünün" epeyce uzun bir geçmişi var.
"Devleti soyma kültürü," sosyal yapıyı bozmak, fakir halkı kendi hegemonyası altına almak isteyen iktidarların öncelikle baş vurduğu bir sistemin adıdır.
Bu sistem, devlet kanalıyla hiç hak etmediği halde devletin imkanlarını birilerine peşkeş çekmekle başlar, değişik biçimlerde soygun şekilleri geliştirilerek sürdürülür.
Geriye doğru siyasi iktidarları incelediğimiz zaman görülüyor ki Türkiye'de "Devleti soyma kültürü," Demokrat Parti'nin iktidara gelişi ve Adnan Menderes hükümetleriyle başlıyor. Menderes döneminde, ''Devletin malı deniz, yemeyen domuz" söylemi topluma aşılanmaya başlıyor.
Bu anlayış gün geçtikçe yaygınlaşıyor ve tüm ihtişamıyla toplumun ana damarlarına yavaş yavaş enjekte ediliyor.
İşin en ilginç tarafı bu aşı tutuyor.
Daha sonra iktidara gelen partiler ve Demirel tarafından kurulan hükümetler ile bu anlayış yavaş yavaş ivme kazanıyor ve 1980 darbesi sonrasında iktidar olan ANAP ve Turgut Özal döneminde adeta yasal hale bürünüyor.
Başbakan Turgut Özal’ın “Benim memurum işini bilir” söylemiyle birlikte rüşvet adeta meşrulaştırılıyor, Türk toplumuna “Köşeyi dönme kültürü” ve “Gemisini kurtaran kaptan” söylemleri toplumun kılcal damarlarına kadar bir nakış gibi işleniyor.
Ve 2002 yılında AKP Hükümetlerinin iktidara gelmesi ile birlikte geçen 20 yıllık sürede zirveye ulaşıyor.
Toplumun bu bozulmalarından ve yozlaşmadan en çok kimler istifade ediyor biliyormusunuz?
TARİKATLAR…
Evet maalesef AKP hükümetlerinin uyguladığı daha da popülist politikalar nedeniyle toplumun yozlaşmasından en çok tarikatlar istifade ediyorlar.
Zira toplumda hak, hukuk,adalet kelimelerinin anlamları değişiyor ve “kim kimi öperse” kavramı yerleşiyor. Mevcut tarikatlara katılanlar,siyasi ve ekonomik başarılar kazanıyorlar. Devletin yönetim kademelerinde önemli mevkilere getiriliyorlar ve “Devleti soyma kültürü” tam gaz devam ediyor.
2016 Temmuz’una gelindiğinde sonunda olanlar oluyor ve adına FETÖ denen tarikatın biri, Türkiye Cumhuriyeti Devlet’ini tamamen ele geçirmeye kalkışıyor. Bu tarikatın kalkışımı bir şekilde engellendi engellenmesine ama sonuç değişti mi?
Maalesef değişmedi…
Boşluğu alttan gelen başkaları dolduruyor.
Kısacası, Kariyer ve Liyakat sistemi bozuldu. Tarikata, siyasi partiye ya da yakın akrabalığa bağlı olarak devlet makamları paylaşılıyor.
Popülizm had safhada. İktidarlar, oy alabilmek amacıyla devletin kaynaklarını hoyratça kullanmaktan çekinmiyorlar. Hal böyle olunca da ülkenin tüm kaynakları heba edilerek kurutulmuş vaziyette.
Ve gelinen noktada Devletten geçinme geleneği artık toplumun kılcal damarlarına kadar yerleştiği için, herkes bir an önce devlete hortumu bağlamaya çalışıyor.
Her kesim ve vatandaş, devletten daha fazlasını talep ediyor.
Değirmenin suyu nereden gelecek diyen yok.
Yalnız şöyle de bir gerçek var ki ekonomi olmayanı vermez, veremez.
Olmayan şeyler, devletin kasası boşaltılarak verilmeye çalışıldığı zaman da, şu anda en acı bir şekilde yaşadığımız enflasyon denen canavar ortaya çıkar.
Bunu neden söylüyorum? eğer bir gün sizde ekonominin kitabını falan yazmaya kalkarsanız, çorbada tuzum bulunsun diye.
Değerli okuyucular, yazımı büyük bir sabır göstererek okuduğunuz için teşekkür ederim. Yalnız, şöyle söylediğinizi de tahmin ediyorum.
Yeter be ajans yirmi, amma da vıdı vıdı yaptın.
Evet yaptım da bi sorun bakalım neden yaptım?
Kendim için vıdı vıdı yapıyorsam namerdim.
Tüm çabam, tüm gayretim, siz yorulmayın, sizin canınız sıkılmasın, siz vıdı vıdı yapmayın, gelin hep birlikte bu soygun düzenini değiştirelim diye.