Değerli okurlar günlerdir Türkiye'nin gündemini meşgul eden tartışılmasını bile çok lüzumsuz bulduğum konuya girmeyeyim diye kendi bünyemde inanın çok mücadele verdim.
Lakin konu televizyon kanallarında, Gazetelerde, sosyal medyada, AKP Genel Başkanı Recep beyin, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e söylediği, ahlaksız, alçak, bunun babası da böyleydi gibi hakaret dolu sözlerden sonra iyice alevlendi.
Oldukça yakışıksız söylemler ama mevcut sistemde yapacak bir şey maalesef yok. Bir kişi önüne gelene ağza alınmayacak her şeyi söyleyebilme özgürlüğüne sahip.
Sizin ise ağzınızı açtığınız anda hiç bir şey söylemeseniz dahi, gözünün üzerinde kaşın var mantığıyla, ağzınızı açmanız suç sayılıyor. Maalesef mevcut sistemden dolayı durum bu.
Ama mutlaka ağzımızı açmamız gerekiyor. Başka çıkış yolumuz yok.
Evet, ağzımızı açalım ve konuşalım çok net.
Atatürk, adına Vahdettin denen zatı Vatan haini ilan etmiş mi ?
Etmiş.
Tartışma bitmiştir. Üzerine konuşulacak bir şey yok.
Vahdettin denen zat Vatan hainidir.
Öyle bol keseden atmakla değil, belgeleriyle Vatan hainidir.
Kimsenin Fatih Sultan Mehmet’e, Bayazıt’a, Yavuz Sultan Selim’e ve diğer Osmanlı Padişahlarına bir şey söylediği yok. Osmanlı düşmanlığı yaptığı da yok. Osmanlının son padişahını eleştirmek, Osmanlı’yı inkar etmek değildir.
Atatürk’ün Mecliste yaptığı 36 saat süren konuşmasının, bilinen adı ile Nutuk’da Türk Gençliğine yaptığı Hitabesi’nin sonunda yer alan şu sözlerden;
“ memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler…” sözünden kimler neden rahatsızlık duyabilir? Anlamak mümkün değildir.
Vahdettin’in İngilizlere yazdığı mektup tutanaklarda mevcutken, Mustafa Kemal’e idam fermanı yayınlanmışken, Vahdettin nasıl savunulabilir? Bunu da anlamak hiç mümkün değildir.
Vahdettin, İngilizlere mektup yazıp ülkeyi terk etmiş, Cumhuriyetin ilanından sonra ise Amerikalılara mektup yazarak Saltanatına ve Hilafetine iadesi için yardım talep etmiştir.
Vahdettin’in İngilizlere yazdığı mektubun kısa bir bölümü aynen şöyle:
“Dersaadet İşgal Orduları Başkumandanı General Harringthon cenablarına.
İstanbul’da hayatımı tehlikede gördüğümden, yüce İngiliz devletine sığınıyor ve bir an evvel Konstantinapolis'den başka yere naklimi talep ederim efendim!
16 Kasım 1922: Müslümanların Halifesi Mehmet Vahdettin”
Cumhuriyetin ilanından sonra da Amerikalılardan saltanatının tekrar kendisine iade edilmesi karşılığında isyancı ve fitne diye söz ettiği ,Ankara Meclisinin aldığı tüm kararların geçersiz sayılacağını ve Amerika mandası altına girmeyi kabul ettiğini belirten uzunca bir mektup daha yazıyor.
O mektup da şöyle:
"Amerika Cemahir-i Müttefikiye Reisi Mösyo Coolidge Cenaplarına siyasi olayların ve gelişmelerin tüm iç yüzünü, hangi nedenlerden dolayı saltanat merkezimi geçici bir süre için terk etmek zorunda kaldığımı biliyorsunuz. Bu konuda ayrıntılı bilgi sunmayı gereksiz görüyorum. Bu süresiz uzaklaşmanın, babadan kalma sahip olduğum Saltanat ve Hilafet makamından vazgeçtiğim anlamına gelmeyeceği açıktır. Ankara meclisi gibi bir isyancı fitnenin bu konuda alacağı tüm kararların geçersiz olacağını bildiririm.”
Mektup uzun, şöyle sonlanıyor:
“Bu konuda yüce kişiliğiniz ve cumhuriyet hükümetiniz tarafından olanaklar ölçüsünde yapılabilecek yardımları pek değerli sayacağımı açıklamaya gerek yoktur. Bu vesile ile sağlıklı olmanızı yüce haktan niyaz eylerim.
13 Mart 1924: Müslümanların Halifesi Mehmet Vahdettin”
Bütün bunların yanında, Verdiğimiz bağımsızlık savaşını küçümseyen, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu sırasında savaşlarda on binlerce şehit verilirken “keşke Yunan kazansaydı” diyen fesli Kadir Mısırlıoğlu hayranları var.
Hainler, yayınlanan belgelerle ortada. Hainlerden kahraman yaratma çabaları da boşuna harcanan bir çabadır. Vatan hainlerinden kahraman olmaz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, ümmeti millete çeviren bir dönüşümdür.
Kahraman arıyorsanız, Tarih okumanızı, Nutuk’u okumanızı tavsiye ederim. Hepsinin isimleri orada yazılı.