Yıl 2014 SOMA kömür madeni ocağı göçük, patlama, yangın,301 canımızı kaybettik. Bir sürü şey yazıldı çizildi. Şöyle olsaydı önlenebilir miydi? Böyle olsaydı can kaybı yaşanmayabilir miydi? Tedbirsizlik mi söz konusuydu? İhmal mi vardı?
Sonucun dönüp dolaşıp geldiği yer, İş güvenliği zafiyeti.
Yıl 2022 BARTIN kömür madeni ocağı göçük, patlama, yangın, 41 canımızı daha kaybettik. Yine bir sürü şey yazılıp çizildi. Şöyle olsaydı önlenebilir miydi? Böyle olsaydı can kaybı yaşanmayabilir miydi? Tedbirsizlik mi söz konusuydu? İhmal mi vardı? Yaşananlar kader planı mıydı? Cinayet miydi? İş kazası mıydı?
Sonucun dönüp dolaşıp geldiği yer yine aynı. İş güvenliği zafiyetimiz bir kez daha gün yüzüne çıkmış oldu. Aynı senaryo, aynı film.
Peki ne yapabiliriz?
Öncelikle; iş güvenliği uygulamalarını yasal zorunluluk olarak, sonucunda para ve hapis cezasının olduğu yazılı kurallar olarak değil, çalışma ortamının bir gerekliliği olarak göreceksiniz.
İş güvenliğinin, sağlıklı ve güvenli çalışma ortamının en temel taşı olduğunu benimseyecek ve bunu kültür haline getireceksiniz.
Önceliğin üretim miktarının ne kadar olduğu değil, CAN GÜVENLİĞİNİN ne kadar olduğunu unutmayacaksınız.
“Çalışma ortamında yapılan RİSK DEĞERLENDİRMELERİNİN ve ACİL DURUM PLANININ kağıt parçalarından ibaret olmadığını, sürekli periyotlarla gözlemin ve değerlendirmelerin yapıldığı, her an yapılmış ve yapılması gerekli olan aksiyonların takip edildiği, canlı bir sistem olduğunu bilecek, izleyecek, tedbiri elden bırakmayacaksınız.
Kronikleşmiş kilit alışkanlıkları değiştirerek “ BİZE BİŞEY OLMAZ, İŞ HEMEN BİTSİN, İŞİMİZ ÇOK KISA ZATEN, BİRAZ DAHA DURSUN BİR ARA HALLEDELİM ” gibi vurdumduymaz cümleleri hayatınızdan çıkaracak, attığınız her adımın risk olduğunu bilerek hareket edecek, sonuç yaralanma ve ölümle sonuçlanmadan önce riskin önüne geçeceksiniz.
Riski asla yok edemeyeceğinizin, fakat sıfıra yakın engelleyebileceğinizin farkına varıp, canınızı kadere teslim etmeyeceksiniz.
Ailenizin karnını doyurmak için yaptığınız işin sizi öldüreceğinden korkmuyor olmalısınız. Bu kuşkuyu taşımıyor olmalısınız.
Çünkü her insan, çalışıp çabalayıp evine sapasağlam dönmeyi hak ediyor.
İş güvenliği olgusunu, alışkanlık haline getirebilirsek, sadece kazalar ve meslek hastalıkları azalmaz. Verimlilik artar, moral ve motivasyon yüksek olur. İsraf önlenir, fireler azalır, uygun olmayan ürün miktarı azalır, bakım ve onarım maliyetleri düşer. Bu şekilde hem üretimi hem de canınızı korumuş olur, birinden vazgeçmek zorunda kalmazsınız.
Bu kültürü oluşturmak gerçekten de mümkün !
Yeter ki, mış gibi, miş gibi yapmadan İŞ GÜVENLİĞİ’ni hayatımızda birinci sıraya koyalım.
Pınar ERGÜN - Çevre Mühendisi- İş güvenliği uzmanı