Değerli okurlar,Seçime günler kala AKP'li Cumhurbaşkanı ve atadığı Bakanlarının sergiledikleri “tarihi” performansı izlerken insanın nutku tutuluyor.
Devletin tüm imkanlarını kullanarak yürüttükleri seçim propaganda döneminde dini simgeler, darbe söylemleri, kin ve nefret dolu sözler, kullandıkları dil, toplumu ikiye, dörde, hatta sekize bölen açıklamalarla 14 Mayıs'a doğru ilerliyoruz. Allah sonumuzu hayreylesin.
AKP Genel Başkanı’nın söylemleriyle başlayalım.
Teröristler, pislikler, çöplükler, sürtükler ve benzeri alışkın olduğumuz rutin hakaretlerden sonra, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu sefer seçim maratonuna sahneye seccade ile çıkarak başladı. ( Daha önce eline Kuran alarak çıkmışlığı da var) Bu konuşmasında Kılıçdaroğlu’na yüklenen Erdoğan, “Fazla kalmadı, birileri seccadelerin üzerine ayakkabılarla basabilir. Çünkü bunlar Pensilvanya'dan alıyorlar talimatı, onlara meşrudur. Bunlara en güzel cevabı benim aziz milletim 14 Mayıs'ta verecektir.” dedi.
Erdoğan konuşmasının sonunda kendisine hediye edilen seccadeyi göstererek, “Bu seccade ayakkabılarla basmak için değil haaa, İnşallah 15 Mayıs’ta şükür namazını bu seccadede kılabiliriz ” ifadelerini kullandı.
Bayram namazının ardından Sultanahmet camii’nin bahçesinde miting yaptı. Cami bahçesinde muhalefeti Diyanet işleri Başkanlığını kaldırmaya çalışmakla suçladı: muhalefeti yuhalattı. Daha da ileri giderek 14 Mayıs’ta onları siyasi mevta haline getireceğiz dedi. Bütün bu nefret söylemlerinin icra edildiği yer bir cami avlusuydu.
Gelelim 15 Temmuz 2016’da makamından derdest edilip götürülen eskinin Genelkurmay Başkanı, şimdinin Milli savunma bakanı Hulusi Akar’a.
Recep Tayyip Erdoğan’ın atadığı Bakan, Kayseride katıldığı bir toplantıda “ vur de vuralım, öl de ölelim” sloganları atan AKP’lilere, sanki savaşa gidiliyormuş gibi,“ onun da zamanı gelecek bekleyin “ ifadelerini kullandı.
14 Mayısta yapılacak olan seçim, İşgalcilere karşı istiklal mücadelesiymiş!.
İstiklal Marşımızı elindeki yazılı kağıttan bile okuyamayan AKP Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım, Yozgat’ta katıldığı bir toplantıda “Bu seçim, işgalcilere karşı istiklal mücadelesi seçimidir. Bu seçim, PKK bölücü terör örgütünü, FETÖ terör örgütünü meşrulaştırmaya çalışanlara karşı milli ve yerli liderin seçimidir, Türkiye'nin seçimidir” dedi.
Bir diğer isim de, saçma sapan karşılaştırmalar yapan Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet Bakanı diye atadığı, Bekir Bozdağ:
14 Mayıs akşamı,” Ya şampanya patlatıp kutlayanlar olacak ya da alnını şükür için secdeye koyup Rabb’ine hamdedenler olacak o gece kimi sevindireceğimize iyi karar verelim” diyor.
Yine Erdoğan’ın atadığı bir başka isim iç işleri Bakanı Süleyman Soylu:
14 Mayıs’ta yapılacak seçimler için “siyasi darbe girişimi” dedi.
14 Mayıs seçimleri için, şu söylemi kullanıyor Soylu, “15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi, halkın sokağa dökülmesi karşısında başarısız oldu. 15 Temmuz onların fiili darbe girişimiydi. 14 Mayıs da siyasi darbe girişimleridir. Bu kadar açık ve nettir. 14 Mayıs 2023, Batı’nın siyasi darbe girişimidir. Türkiye’yi tasfiye etmeye yönelik hazırlıkların 14 Mayıs’ta her birini bir araya getirerek oluşturulabilecek darbe girişimidir” dedi.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Hazine ve Maliye Bakanı diye atadığı, ne söylediğini kendisi de anlamayan kabinenin en komiği, gözlerinden ışık saçtığını zanneden Nureddin Nebati’nin söylediği Koyun eti, Dana eti, soğan cücüğü, gibi saçma sapan söylemleri ciddiye almadığım için onu es geçiyorum.
Ve diyorum ki, Bu nasıl bir hiddet,? Bu nasıl bir öfke,? Bu nasıl bir nefret,? Bu nasıl bir kin,? Şampiyonlar biraz sakin.