İnanın sevgili okur dostlarım yazsam ne fayda, yazmasam gönül razı değil durumu.
Yoksa bu sözün söylenişi başka bir şekilde miydi?
Her neyse netice olarak aynı kapıya çıkıyor.
İsmini yazmayayım reklama girmesin.
Denizli Büyükşehir Belediye binasının alt katındaki marketteyim.
Artık saat başı gelen zamlar ve değişen fiyatlar yüzünden kasada kimse neyle karşılaşacağını bilemiyor orası ayrı bir konu.
Eskiden Market kasasında, cebimizdeki ya da kartımızdaki para aldıklarımızı ödemekte yetersiz kalınca hafiften bi mahcubiyet, bi utanma duygusu duyardık.
Hem kasiyer kızdan, hem sırada bekleyenlerden.
Tek kasa çalışıyor, sıranın en sonundayım. Önümde 6 kişi var.
En öndeki bey ödemeyi yaparken nakit mi verdi, yoksa kartla mı ödeme yaptı emin değilim.
Kasiyer kız, beyefendi aldıklarınız için bu para yeterli değil dedi.
Adam, elini şöyle bir sallayarak ve gülerek " Amaaan kızım ne yapalım boş ver" çıkar peyniri yemeyiveririz olur biter diye söylendi.
Adam da gülüyor, kasiyer kız da gülüyor, sırada bekleyen diğerleri de gülüyor.
Yani Böyle bir durumda vatandaşlar hep beraber gülebiliyorlar.
Demek ki mahcubiyet ve utanma duvarını aşmışız.
Hani Türkiye yüz yılı mı, yüz yılın Türkiyesi mi, öyle bir şeyler söylüyorlardı ya, tam da denk geliyor.
Kafamıza kürekle vuran vurana...
Tam belimizi doğrultacağız, kim vurdu lan bana diyeceğiz, diyemiyoruz.
Akıl alacak gibi değil.
Anlam veremediğim ve izahını yapamayacağım bir durum.
Sanki birileri bize karşı bitmek bilmeyen bir kin ve nefret besliyor.
Sanki birileri gerçekten bizim akıl sağlığımızla oynuyor.
"Beter olsun onun bunun çocukları" diyor.
Bakın, sözde CHP'den Milletvekili diye seçtiğimiz karakter yoksunu birisi.
Televizyon ekranlarından canlı yayında, seçimlerde CHP'nin adayına oy vermediğini söylüyor.
İkinci turda geçersiz verdim diyor, yalan söylediği meydana çıkınca, bugün de kafa bulmak için öyle söyledim diyor.
Bu adam, bu ülkede Başbakan yardımcılığı da yaptı. Milletvekilliği de yaptı.
Size bir şey söyleyeyim mi?
Ama aramızda kalsın.
Cümbür cemaat, “tertemiz delirdik”