Eskiden bir ‘yalaka’ gördüğüm zaman, Parasızlık, çaresizlik insana her şeyi yaptırır hastası vardır, borcu vardır diye düşünüp hoş görmeye çalışıyordum.
Ama bu ‘yalaka’lar gerçekten çok farklı arkadaş. Bu yerel seçimler sürecinde gözlemlediğim yalakalar bir başka, resmen hobi olarak yalıyor gibiler.
Aslında hobi de değil, ‘’yalakalık’’ bu adamların esas mesleği gibi. Bu işi öylesine ciddiye alıyorlar, öylesine titizlikle yalıyorlar ki inanamazsınız.
Zaten bu işi bir meslek olarak ele almazsanız yapmanız gerekeni böylesine ustaca icra edebilir, böylesine ustaca manevra yapabilir misiniz ?
İktidar’a karşı hem böylesine hırçın, hem böylesine atarlı hem de ansızın teslim bayrağını açan tablolar çizebilir misiniz?
Mesela Bankacısınız, Eczacısınız veya esnafsınız yaptığınız işin bir saati var değil mi, evinize gittiniz mi işiniz biter. Bu koca koca adamların yaptıkları meslek öyle değil işleri bitmiyor. yalakalık bunlar için meslekten de öte artık hayat tarzı olmuş.
Yani işin içinde illaki bir ihale falan olması şart değil, nasıl olsa bir şekilde nasipleneceklerini biliyorlar. İktidar sofrasının etrafında sevgililerine kur yapar gibi iki dirhem bir çekirdek geziniyorlar. Üç kuruşluk hesaplar yapan ucuz yalakalar gibi değil bunlar. Sahipleriyle bir fotoğraf karesinde yerlerini alabilmek için akla hayale gelmeyecek yalama sistemleri geliştirmişler.
Eskiden ‘yalaka’ denince aklımıza dilenciye benzer vasat tipler gelirdi. Bunlar katiyen öyle değil. Bunların gelmişleri, geçmişleri, özgeçmişleri, takım elbiseleri, elleri, yüzleri hep parlak. Bir eğilme, bir domalma, bir yavşama halleri var ki sözcüklerle tarifi mümkün değil.
İçlerinde bir iktidar sensörü var gibi. Yanlarına bir Belediye Başkanı, Bürokrat, Milletvekili, Bakan, Cumhurbaşkanı yaklaştı mı hemen fark edip cilve yapmaya başlıyorlar ama öyle böyle değil. İktidar aleyhine konuşuyormuş gibi yaparken ansızın 360 derece dönüş yaparak şaşırtıcı bir çeviklikle sergileyebiliyorlar en güzel ‘yalakalık’ icraatlarını.
‘’Yalakaların’’ sanki iktidarı cezbeden dekolte gibi gizli bir seksapelleri de var. Avlayacakları kişinin etrafında transparan bir gecelik, jartiyerli çoraplar, ya da düşük belli şortla dolanıyor gibiler. Kesinlikle ucuza kaçmıyorlar, bunların giydiği bir gömlek bile bizim komple gardırobumuzdan bile pahalı. Ceketlerinin cebine soktukları mendil bile bir emeklinin maaşına eşdeğer.
Bu ‘yalakalar’ın en sevimli yanları da ne biliyor musunuz? .
Kepazelikleri, rezillikleri ortaya çıkınca hiç oralı değiller, yüzleri falan kızarmıyor, paniğe falan da kapılmıyorlar. Suratlarında aynı sahtekar tebessüm, saçlarında bir kilo jöle, sesleri bile titremiyor. Hiçbir şey olmamış gibi kaldıkları yerden atıp tutmaya devam ediyorlar.
Hesap vermiyorlar, asla utanmıyorlar, ‘yalakalık’ mesleğini en dibe battıkları anda bile muhteşem bir sevişmeye çevirecek kadar mesleki bilgiye sahipler.
Peki ya yıllar sonra ne olacak?
Yıllar sonra çocuklar, büyüklerinden ‘’yalaka’’ bir adamdı diye söz edildiğini işittiklerinde eminim çok üzülecekler.
Peki ‘’yalakalık’’ mesleği bitecek mi?
Hiç sanmam, gözde bir meslek. Sürekli yeni çıraklar yetişiyor.