Değerli okurlar…
Kıssadan hisse, bana tam da bizim içerisinde bulunduğumuz durumu özetliyor gibi geldi.
İstanbul’dan Erzurum’a gitmek için yolcularını alan tren yola çıkar.
Tren Aşkale’yi geçer geçmez arıza yapar.
Makinist ve ilgililer arıza yapan treni tamir etmeye çalışsalar da başaramazlar...
Durum baş kondüktöre aktarılır ve gereğinin yapılması istenir.
Bu arada yolcular merakla neler olduğunu anlamaya çalışmaktadır.
Baş kondüktör önce birinci mevki vagonuna gider ve oradaki yolculara şöyle seslenir;
-“Çok kıymetli yolcularımız! Trenimiz arızalanmıştır.
Arkadaşlar ilgilendi ama arızayı gideremediler. Devlet Demir Yolları adına sizlerden özür diliyorum.
Hazırlıklarınızı yapın, bir saate kadar otobüsler gelecek ve sizleri Erzurum’a götürecek.”
Açıklamanın ardından baş kondüktör ikinci mevkiinin olduğu vagonlara ulaşır ve şöyle der;
-“Beyler ve bayanlar! Trenimiz arızalandı.
Şu karşı taraftaki yoldan Aşkale-Erzurum minibüsleri geçiyor.
Şimdi başınızın çaresine bakıp, minibüslerle Erzurum’a gidebilirsiniz treni boşaltın…
Bu arada garibanların olduğu üçüncü mevkide bir telaş vardır.
Baş kondüktör üçüncü mevki vagonunun kapısına gelir.
Garibanlar trenden inmeye çalışırken
Baş kondüktör engel olur ve der ki;
- Hele durun bakalım...
- Nereye böyle?
- Bu telaş niye?
İçlerinden biri öne atılır ve der ki;
-Ağabey! Belli ki tren arızalandı.
Anlaşılan o ki tamir edemediniz.
Biz de ufak ufak yürümeye başlayalım. Erzurum’a daha çok yol var.
Baş kondüktör vagonun kapısını sert bir şekilde kapatır ve oradaki ahaliye şöyle seslenir;
Ula oğlum…
Siz gideceksiniz de...
Bu treni Erzurum’a kadar kim itecek?
Kıssadan hisse,
Kolaylıkla kurtulacağız sanmayın sevgili üçüncü mevkidaşlarımız…
Anlayacağınız treni Erzurum’a kadar itme işi yine bize kaldı...